Bu toplantı 80 yıllık gecikmiş bir teşekkür anlamına da geliyor
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, İstanbul Avrupa yakasındaki cami dernek başkanlarıyla bir araya geldi. Fırat Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen istişare toplantısına Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz da katıldı.
Cami Yapı Ekipmanları Dergisi olarak takip ettiğimiz toplantıda Başkan Görmez, “Konya’da, Kastamonu’da üç bin cami var. İstanbul’da da üç bin cami var. Nüfus oranları dikkate alındığında camisi en az olan ilimiz İstanbul’dur” dedi.
Türkiye’deki cami sayıları üzerinden spekülasyon yapmanın doğru olmadığını söyleyen Diyanet İşleri Başkanı Görmez, nüfus oranları dikkate alındığında şehirlerdeki cami ihtiyacının önemli boyutlara ulaştığını kaydetti.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez şöyle konuştu;
“Vatandaşlarımızın üçte biri Cuma namazını sokakta kılıyor”
Türkiye’de 15 ile 20 milyon arasında Cuma namazını kılan vatandaşımız var, bu zenginliğimizdir. Biz hamd ediyoruz. Bu insanların üçte biri Cuma namazını yer bulamadığı için sokakta kılıyor. 85 bin caminin olduğu doğru fakat bunların 60 bine yakını köy camisi. Nüfusun yüzde 25’i köylerde yaşarken, camilerin yüzde 75’i köylerde bulunuyor ama nüfusun yüzde 75’i şehirlerde yaşarken, camilerin yüzde 25’i şehirlerde bulunuyor. Bunları göz önünde bulundurmak zorundayız. Bayram namazında ise durum daha da değişiyor, bayram namazı kılan vatandaşların yarısına yakını namazlarını sokakta kılıyor.
“Hastane ve okul sayısıyla cami sayısını mukayese etmek doğru değil”
Önemli bir spekülasyonda mukayeselerle cami sayılarının eleştirilmesidir. Maalesef son zamanlarda hastane ve okul sayısı ile cami sayısını mukayese etmek gibi bir yanlış yapılıyor. Bu ülkede herkes mümin ama herkes hasta değil, böyle yanlış bir mukayese olamaz. Biz camiyi ve mabedi istiklal marşına yerleştirmiş tek milletiz.
“Cami modern zamanlarda hayatın önce kıyısına, sonra da dışına itildi”
Cami modern zamanlarda hayatın önce kıyısına, sonra da dışına itildi. Oysa İslam medeniyetinde, İslam şehir medeniyetinde cami hayatın kalbidir, merkezidir. Şehrin kıyısından, dışından tekrar hayatın merkezine, kalbine nasıl taşırız bunun gayreti, çabası içinde olmalıyız. Yeryüzü bizim için mescit kılınmıştır. Bizim inancımızda tapınak yoktur. Yeryüzü bizim için mescit kılınmışken neden camiler var? Cami sadece ibadet için değil aynı zamanda kalpleri, ruhları birleştirmek için vardır. Kulluk borcumuzu birlikte yapalım. Tevhide doğru birleşirken birliğimiz de oluşur, ruhumuz eğitilir birbirimizi sevmeyi öğreniriz.
“Camileri yalnız inşa etmemeli imar da etmeliyiz”
İnanç mekânlarımızı, birlik ve beraberlik mekânları olan mabetler haline getirmeliyiz. Camileri yalnız inşa etmemeli imar da etmeliyiz. İmar inşadan sonra başlar. Kadınlar, çocuklar, gençler gönül huzuru ile Rahman’ın önünde secde etmeye başlar. O zaman camileri imar etmiş oluruz.
“Bu toplantı 80 yıllık gecikmiş bir teşekkür anlamına da geliyor”
Türkiye’de 85 bin cami var. Bu camileri zannedildiği gibi devlet yapmadı. Bu camiler sizin gibi cefakâr, vefakâr büyüklerin omuzlarında yükselmiştir. Kolunun altında çantayla dükkan dükkan gezen hacı amcaların özverili çalışmalarıyla yapıldı. O nesle şükran borçluyuz. 60’lı yıllarda Avrupa’ya göç başladı. Almanya’ya, Hollanda’ya, Belçika’ya trenler dolusu vatandaşımızı yolladık. Bunlar Cuma ve bayram namazlarını nerede kılacak, vefat etseler cenaze namazları nasıl kılınacak endişesi olmamış. Birinci hafta, ikinci haftadan sonra ‘Eyvah nerede Cuma kılacağız’ dediler. Çocukların rızkını temin etmek için gittikleri gurbette gelirlerinin yarısını verip sinema salonları, kilise salonları temin edip mescitler yaptılar. Birinci yılın sonunda çocuklarının rızkından keserek camiler yaptılar. Şu ana dek beş bin cami yaptılar. Sizin şahsınızda bu ülkenin mabetlerini ayakta tutan cami dernek başkanlarına 80 yıllık gecikmiş bir teşekkür borcumuz var.