irtibat: 0216 311 58 27 - 0541 789 65 95


  • Eminönü Yeni Camii

    Eminönü Yeni Camii

    İstanbul’da 1597 yılında temeli atılan Yeni Cami, Osmanlı sultanları tarafından yaptırılan büyük camilerin son örneğidir. İnşaata çeşitli nedenlerle ara verildiğinden tam 66 yılda tamamlanmış, yapımında üç ayrı mimar çalışmıştır. Yeni Cami Külliyesi inşasının uzun yıllar sürmesi, farklı mimarların yapıda payının olmasına sebep olmuştur. İlk yapılanmaya Mimar Sinan’ın talebesi Davut Ağa ile başlanmış, yapılanmaya ise Dalgıç Ahmet Ağa’yla devam edilmiş ve tamamlamak yarım yüzyıl sonra Mustafa Ağa’ya nasip olmuştur.

    Sultan III. Murat’ın eşi ve III. Mehmet’in annesi olan Venedik asıllı Safiye Sultan, kendi adına bir cami yaptırmak istiyordu. Bu görevi saray baş mimarı olan Mimar Sinan’ın öğrencisi Mimar Davut Ağa’ya verdi. Caminin bulunduğu yerde daha önceleri Sirkeci’ye doğru uzanan Yahudi Mahallesi vardı. Safiye Sultan burada camii yaptırmak isteyince binaların değeri iki misli olarak ödenerek istimlâk edildi. Davut Ağa, caminin planını çizdi ve bu cami, İstanbul’un deniz kıyısında yapılan ilk cami olacaktı. 1597 yılının Ağustos ayında devrin ileri gelenlerinin bulunduğu bir törenle caminin temeli atıldı. Ancak büyük bir sorun vardı. Neresi kazılsa sürekli su çıkıyor, tulumbalar ve değirmenlerle suyun boşaltılmasına çalışılıyordu. Fakat Davut Ağa, bu engeli aşmakta kararlıydı. Yarı bataklık ve yumuşak bir zeminde inşa edilen caminin temelleri, uçlarına demir başlıklar geçirilmiş sert tahta kazıkların üzerine oturtulmuş, zemini deniz seviyesinden biraz daha yukarıda (yaklaşık 3 metre) tutulmuş ve inşaatta kullanılan taşlar Rodos’tan getirilmişti. Yapı birinci kat pencerelerinin hizasına, minare ise birinci şerefeye kadar çıkmıştı ki Mimar Davut Ağa, bir veba salgını sırasında öldü. Bunun üzerine Dalkılıç Ahmet Çavuş, inşaatı devam ettirdi. Ancak 1603 yılında III. Mehmet’in ölümüyle, Valide Safiye Sultan, geleneklere uyularak eski saraya gönderilince inşaat yarım kaldı ve yaklaşık 57 yıl kaderine terk edilmiş halde bırakıldı. Bu süre içinde zamanın tahribatına uğradı ve bir yangın sonucu da büyük hasar gördü. Köprülü Mehmet Paşa’nın sadrazamlığı sırasında tahtta bulunan IV. Mehmet’in annesi Hatice Turhan Sultan, bir yangın sonrasında şehri gezerken, caminin bitirilmemiş ve harabeye dönmüş halini görünce camiyi tamamlatmaya karar verdi.

    Dönemin mimarbaşısı Mustafa Ağa, Davut Ağa’nın planlarına uygun olarak inşaata başladı ve cami 3 yıl içinde tamamlandı. 8 Şubat 1663 günü törenle ibadete açıldı. Törende Sultan Dördüncü Mehmed, Valide Turhan Sultan, Haseki Sultanlar, vezirler ve alimler bulundu.

    Yeni Cami’nin mimarisinde Selçuklu tesiri yoktur. Mimar Sinan ve Sedefkâr Mehmet Ağa’nın tesirlerine rastlanmaktadır. Fakat iç ve dış yapılarının çok uyumlu oluşu, süslemelerindeki incelik ve ışık düzeniyle onlardan ayrılır ve kendine has bir özellik arz eder. Kare planlı Caminin üç şerefeli iki minaresi ve yirmi iki küçük kubbesi olan avlu çerçevesinin üç farklı yönde, kubbeli üç girişi vardır. Avlunun ortasında, kubbeli ve mermerden bir şadırvan bulunur. Cami bezemelerinde Osmanlı klasik mimari anlayışından belirgin sapmalar olmamış ve Cami’nin dış avlu duvarı 19 yy.ın ikinci yarısında artan Eminönü trafiğini rahatlatmak için yıktırıldı. Külliyenin darülkurrasıyla ve Sübyan Mektebi de sonraki dönemlerde yıktırıldı. Cami ile birlikte bir çarşı (Mısır Çarşısı), iki çeşmeli sebilhane, bir dar-ül kurra ve bir okul yapıldı. Yeni Cami’nin asıl özelliğini, camiye bitişik bir kemer üzerine yapılan ve 17. yüzyıl Türk ve mimarlığının en güzel örneklerinden biri olan Hünkâr Kasrı (Valide Kasrı) oluşturur.

    Külliye’nin en güzel manzarasına sahip, Valide Turhan Sultan için yaptırılan, Hünkâr Kasrı’na Yeni Cami’nin kıble duvarının arkasındaki yokuştan çıkılır. Osmanlı klasik mimarisinin tüm güzelliğini yakalayan yapı; iki büyük oda, bir eyvan ve bir helâdan müteşekkildir. Yapıldığı yıllarda Valide Sultan, daha sonra da padişah ve sultanlar namazdan ve dini törenlerden önce buraya gelir ve bir süre dinlenirlerdi. Kasrın giriş kapısındaki ağaç işçiliği, içerideki çinili ocaklar, duvarları kaplayan çini panolar, renkli cam pencereler harikadır. Çiniler İznik’te yapılmıştır. Bir kısmı sadece bu kasrı süslemek için özel olarak yapıldığından, desenlerine başka hiç bir yerde rastlanmaz. Panolar karanfil, gül, şakayık, çeşitli dallar ve yapraklarla süslenmiştir. Cami, selâtini (sultanlar tarafından yaptırılan) camilerin son örneği olduğu gibi, camiye bitişik Hünkâr Kasrı’nı süsleyen çiniler de Türk çini sanatının en son ve en güzel örnekleridir. Külliye içindeki en göz alıcı mekânlardan biri olan Mısır Çarşısı, bugün hala faaliyette ve eski canlılığını korumaktadır. Külliye türbesi, İstanbul’daki en büyük sultan türbelerinden biri olan Hatice Turhan Sultan Türbesidir ve çevresinde beş Osmanlı padişahının mezarı bulunur. Osmanlı hanedanından birçok kişinin mezarı da bu bölgededir. 47 penceresi olan Türbede; Hatice Turhan Sultan, II. Mustafa, I. Mahmut, III. Ahmet ve IV Mehmet’in sandukaları bulunur. Ayrıca türbe içinde çok sayıda şehzade ve sultanın da mezarı vardır.

    Yeni Camii’nin İçi
    Caminin ana kubbesi 4 fil ayağına oturtulmuş, 36 metre yükseklikte ve 17,5 metre çapındaki 24 pencereli ana kubbe beyaz zemin üzerine oturtulmuştur. Yeni Cami Külliyesi’nin bulunduğu mekân, kuşkusuz İstanbul’un en kalabalık yerlerinden biridir. Cami’nin Mısır Çarşısı’na bakan avlu girişinin önündeki alan, yüzlerce güvercine ev sahipliği yapmakta ve her gün buradan gelip geçen farklı kültür ve kimlikten yüz binlerce insan bu tarihi mekânın güzelliğini tatmaktadır. Her tarafta, yerde, gökte, pencerede, elektrik kablolarında, minarelerde, kubbede aklınıza gelebilecek her yere tünemiş durumdalar. Kuşlara yem atarak hem kuşları, hem de yemden gelir elde eden görme engelli vatandaşlarımızı sevindirebilirsiniz.

Yorum Yaz



Yorumlar (0)

Yorum Yok
E-DERGİ
ABDURRAHMANGAZİ MAH. OSMANGAZİ CAD. NO: 123/127 KAT: 1 DAİRE: 19 SANCAKTEPE/İSTANBUL Tel : 0216 311 58 27 Gsm : 0216 311 58 27 www.camidergisi.com