İstanbul Müftüsünden Cami Sektörüne Uyarı
Doç. Dr. Rahmi YARAN: ‘’ Camiler Allah’ın adının zikredildiği yerlerdir. Buralarda hem ibadet edilir hem de İslam anlatılır. Dolayısıyla camilerin hem yapımında hem de içinin donatılmasında bu fonksiyon göz ardı edilmemeli hatta dikkate alınmalıdır.’’
Sayın müftüm sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
1951 yılında Ordu’nun Fatsa ilçesinde doğdum. İlköğretimi köyümde tamamladım. 1962 yılında girdiğim Tokat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne geçtim. İmam Hatip okulunu 1969 yılında bitirdim. 1970’te Konya Yüksek İslam Enstitüsü’ne girdim ve 1974’te mezun oldum. Ondan sonra yaptığım vazifeler sırasıyla, Kastamonu İmam Hatip Lisesi meslek dersleri öğretmenliği, yedek subay olarak askerlik, Ordu’da Korgan İmam Hatip Lisesi Müdürlüğü ve meslek dersleri öğretmenliği, 1980 yılının sonunda Milli Eğitim’den ayrılarak Diyanet Teşkilatı’na geçtim. Geçiş sebebim Haseki Eğitim Merkezi’nde biraz daha okumak ve ders almaktı. Sonra aynı merkezde önce asistan sonra hoca olarak 1993’e kadar görev yaptım. Bu arada devlet tarafından 2 seneliğine Kahire’ye gönderildim. 2011 yılının Aralık ayının 15’inde de İstanbul Müftüsü olarak göreve başladım.
Sayın müftüm cami projelerinde ve cami ürünlerini alırken en çok dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?
Camilerin birincil fonksiyonu ibadet mekanı olmalarıdır. Başka fonksiyonları da vardır ama ibadet mekanı olmaları önemlidir. Camiler Allah’ın adının zikredildiği yerlerdir. Buralarda hem ibadet edilir hem de İslam anlatılır. Dolayısıyla camilerin hem yapımında hem de içinin donatılmasında bu fonksiyon göz ardı edilmemeli hatta dikkate alınmalıdır. Bunu biraz daha açarsak; ses sistemi fonksiyonel olmalıdır. Kimseyi rahatsız etmeyecek durumda olmalıdır ve caminin her tarafına ulaşabilir düzeyde olmalıdır. Bu biraz teknik konu tabi ki… Bazı camilerimizde bunu başaramıyorlar ve biz de teknik elemanlardan destek alıyoruz. Ses sistemi ne kadar kaliteli olursa bizim için o kadar iyidir. Ayrıca camilerimiz atalarımızdan miras kalırken işin estetik boyutunu görürsünüz. Yani estetik konusu da önemlidir. Ses sistemiyle ilgili kablolar cihazlar vs. ne kadar gizlenebilirse, caminin genel estetiği açısından o kadar iyi olur. Aynı şeyler halılar için de geçerli. Halılar bile ses sistemini etkiliyor. Örneğin Süleymaniye Camii’nde geçmişte sesin bir cihaza gerek duyulmaksızın her yere dağılmasını sağlayan bir yapı vardı. Yapılan bir araştırma sonucunda sesin ulaşmasında eski halılarla yeni halılar arasında fark olduğu anlaşıldı. Halıların da estetiği, göze hoş gelmesi, temizliğinin kolay olması ve temiz tutulabilmesi önemli hususlar.
Günümüzde camilerde hangi sorunlarla karşılaşılıyor. Bu sorunları çözebilmek için neler yapmak gerekiyor?
Camiler hakkındaki sorunlar için caminin yapımına bakmak lazım. Cami yapılırken ne sorunlarla karşılaşıyoruz, neden böyle sorunlar yaşanıyor? Şehir planlaması dahilin de camiye bir yer tesis edilmiş olması lazım. Bu konudaki problem az ama yine de bazı belediyelerimizde bunların halledilmesi zaman alıyor. Plan safhası geçtikten sonra camiyi kimin yapacağına sıra geliyor. Camiyi daha çok vatandaşlar yapıyor. Ya vakıf olarak ya da dernek olarak teşkilatlanıp yapıyorlar. Buralarda çok iyi niyetle yapılan çalışmalar var. Ancak bu iyi niyetlilerin arasında bazen zorluk çıkaranlar da olmuyor değil. Genelde vatandaşlarımız iyi niyetle camiyi yapmak için çalışıyorlar. Bu manada çok problem yok ama camiyi yaparken o vakfın ya da derneğin yöneticilerinin farklı bir anlayışı olabiliyor. Demin de belirttiğim gibi o estetik anlayış dikkate alınmalı. Bu gibi sorunlar da görüşerek ve ikna ederek aşılıyor.
Sayın müftüm İstanbul’daki camilerin temizliği ve çevre düzeni nasıl yapılmalıdır?
Büyük camilerimiz İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından büyük ölçüde temizleniyor. Buradan kendilerine teşekkür ediyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bu yardımlarını takdirle ve şükranla karşılıyorum. Ayrıca tamamı değil ama birçok ilçe belediyemiz de camilerin temizliğine katkıda bulunuyorlar. Böyle bir katkı sağlanamıyorsa bu sefer de cami dernekleri, ilgili vakıflar ve onların mensupları devreye giriyor. Bazı camilerimiz ise tamamen cami görevlileri tarafından temizleniyor ama tüm bunların takibi müftülüklerimiz vasıtasıyla yapılıyor.
Sayın müftüm sizce eski camiler ile yeni camiler arasında ne gibi farklılıklar vardır?
Eski camiler zamana dayanaklı camiler bunu görüyoruz. Örneğin bir Süleymaniye restorasyona giriyor ama ana kısım yıllardır duruyor. Bir yıkıp yapma olayı yok. Aynı şekilde Fatih Camii de restorasyon geçirdi ama ana bina duruyor. Günümüz camileri daha çok beton üzerine kurulu ve betonun da ömrü malum. Dolayısıyla benim endişem; çok uzun soluklu, uzun ömürlü yapılar olmayabilirler. Diğer taraftan her caminin yapıldığı zamana göre ondan beklenen hizmetler vardır. Ona göre dizayn edilmiş ve yapılmış. Mesela bir Süleymaniye’ye, bir Sultanahmet’e baktığınız zaman geniş bir alanın içindedir. Dışarıdan bir duvarla çevrilidir ki kapıdan girdiğinizde bahçeye girersiniz. O bahçede biraz yürürsünüz sonra eğer kuzey taraftan giriyorsanız camiye bir iç avluyla karşılaşırsınız. Üçüncü kapı sonunda camiye girersiniz yani bir nevi yavaşça o atmosfere hazırlanırsınız. Manevi bir gelişmeyle camiye girersiniz ve o havayı yaşarsınız. Şimdiki camilerde o havayı bulmak zor. Hepsi için demiyorum ama bazı camilerimiz var ki alışveriş merkezleriyle, binalarla yan yana, sırt sırta ve doğrudan caddeden camiye giriliyor. Birinci olarak bu fark var. İkincisi, geçmişteki camiler o zamanki ihtiyaçlar dikkate alınıp yapılmış. O dönem çok görülmeyen ihtiyaçlarla. Mesela neler var? Engelliler söz konusu. Bugün engellilerin camiye ulaşımı için ne yapabiliriz diye düşünüyoruz. Yeni camilerde bunu projeye koymak mümkün, buna göre bir plan yapmak mümkün ama eski camilerimizde bu biraz daha zor. Müftülüklerimiz bunun için de çalışıyor ve gayret gösteriyorlar. Yine eski camilerimizde hanımlara ayrılmış mekanlar var ama bugün onların biraz daha artırılmasına, günün mimarisine ve ihtiyaçlarına uygun olmasına gerek var. Kadınlarımız sosyal hayatta artık daha fazla yer alıyor. Dolayısıyla camiye olan ihtiyaçları çok daha fazla. Sabah evinden çıkıyor ve günün büyük bir bölümünü dışarıda geçiriyor. Nasıl ki erkekler bu arada namaz vakti geldiğinde namaz kılmak için mekan arıyorsa aynı durum hanımlar için de geçerli. Engelliler dediğim husus caminin içersi söz konusu olduğu gibi, abdest alma yerleri için de, tuvaletler için de söz konusu. Bunun hedef alarak engellilerin erişebilmesini sağlayacak önlemleri alarak konuşuyoruz ve planlama yaptığımız toplantıda bu gibi çalışmaların artması noktasında tavsiyelerimiz oluyor. Onun dışında neler yapıldığını da takip ediyoruz.
Geçen ki yaptığınız toplantıda da gündeme gelmiş bu konu. Gerçekten takdire şayan bir durum, çok teşekkür ediyoruz.
Temmuz ayında yürürlüğe girecek bir kanun var ve çok gündemde. Bizce bu kanun olmasa bile biz içimizden gelen kanunla, ruhumuzdan gelen kanunla onu hazırlamalıyız. Yani camiye gelmek isteyen kim olursa olsun önündeki engelleri kaldırmalıyız. Camiye gelmede bir engel olmaması lazım.
Sayın müftüm son zamanlarda yapılan camilerdeki lüks ve gösterişli uygulamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Camilerde sadelik esastır. Lüks ve ihtişamlı şeyleri eğer bir şahıs kendi cebinden harcayarak yapıyorsa ve caminin daha önce belirttiğimiz fonksiyonuna aykırı değilse, yani daha kaliteli bir malzeme, daha lüks bir malzeme kullanmak manasındaysa sorun olmaz ama caminin fonksiyonuna aykırı bir lüks durumu söz konusuysa bu çok hoş karşılanmaz. Fakat buna rağmen geçmişte ve bugünde camilerimizin sanatsal ve estetik bir yönü vardır. Bu estetik boyut içinde kalan harcamalar yine dediğim gibi bir şahsın cebindense sorun yok. Geçmişte vakıflar vardı. Vakıf mallarıyla bazı lüks sayılabilecek harcamalara müsaade edilmezdi.
Sayın müftüm cami sektöründe iş yapan firmalara tavsiye ve önerileriniz nelerdir? Son zamanlarda baktığımızda yüzlerce firmanın olduğunu görüyoruz. Çok farklı fiyatlar var. Bu firmalara ne tavsiye edersiniz. Ticaret mi ön plana çıkmalı yoksa maneviyat mı önemlidir?
Eğri oturalım doğru konuşalım diye bir laf vardır. Bu firmalar genelde ticari firmalar. Dolayısıyla bu firmalara ticareti düşündükleri için şahsen kızmam ama ticareti de müslümanca yapmaları lazım. Herkes gibi onlar da kandırmasınlar, yanlış bilgi vermesinler, yanlış yönlendirme yapmasınlar. Bu durum cami sektöründe iş yapan ticaret erbabı için de geçerli başkaları için de geçerli. Bunları mutlaka İslam ticaret anlayışına uygun yapsınlar. Bir şeyi kendimiz için alırken nasıl araştırıyoruz, bakıyoruz, cami için alırken daha fazla araştırmamız lazım.
Cami yaptırma ve yaşatma derneklerine önerileriniz nelerdir? Camilere iş yapan firmaları seçerken nelere dikkat etmeleri gerekir?
Öncelikle firmaları seçerken yaptırılacak işin tespit edilmesi lazım. Hem caminin fonksiyonelliğine uygun, estetik gibi şeyler dikkate alınmalı. Tabi ki kalitenin de bir bedeli var. Bunları da göz önünde bulundurarak yapılacak işi iyi tespit etmeleri lazım. Bu sözümden kimsenin şunu anlayacağını sanmıyorum; ‘’pahalıysa kalitelidir’’. Böyle bir şey yok. Bazen kaliteyi ve bu anlayışı istismar ederek fiyatı yükseltenler de oluyor. Cami dernekleri ihtiyaçları iyi tespit etmeli ve bu ihtiyacı hangi firmalardan karşılayabilir az çok bilmeli. Aranılan kalitedeki üretimi yapacak olan yerler, firmalar vs. Ayrıca camide daha önce yapılmış olan işler vardır. O camilerdeki görevlilerden bilgi alınır nerede yaptırılmış, firmayla bir problem yaşamışlar mı çünkü firmanın sicili bir noktada önemli. Bazı firmalar var ki sorun teşkil ediyor. Bu firmalardan ürün aldığınızda size ne kadar söz verseler de aynı problemi siz de yaşacaksınız. Bunlara dikkat etmekte fayda var. Ürün tespit ederken caminin birincil fonksiyonu yani caminin bir ibadethane olduğu, İslam’ın anlatıldığı bir yer olduğunu hatırlanmalı ve buna uygun ürünleri tercih etmeliler.
Sayın müftüm yeni yapılan camilerin denetimini kimler yapmakta, sizce gerçek anlamda denetim yapılıyor mu?
Cami olsun olmasın bütün inşaatların bir denetimi var. Cami inşaatının denetimi teknik bir konu. Biz şahsi inşaatımız da olsa devletin yetkili mercileri bu inşaatları denetliyor ve camileri de böyle denetlemeleri lazım. Denetçi geldiğinde şunu da kesinlikle yapmamaları lazım; hadi burası cami şunu da es geçeyim dememesi lazım çünkü kalitesizlik olmaması lazım. Hatta daha fazla dikkat etmek lazım çünkü şehrin simgesi bir o kadar da İslam’ın simgesi ve toplu halde oraya girilip çıkılıyor, ibadet ediliyor. Bu yüzden cami sağlam olmalı. Allah korusun bir deprem anında, bir felaket anında orada bir vatandaşımız zarar görürse veya birden fazla vatandaşımız zarar görürse bunun vicdan azabını hep birlikte çekeriz. O yüzden diğer binalar gibi camiler de denetlenmelidir. Ayrıca biz müftülük olarak takip ederiz ancak işin teknik takip bölümü var. Müftülük görevlilerine herhangi bir şikayet gelirse onlar yetkili mercilere bildiriyor.
Sayın müftüm cami dernekleri cami inşaatlarında çalıştırdıkları kişilere sigorta yapılmadığını söylüyorlar. Sizce bunun önüne nasıl geçilebilir?
Genel olarak cevap vermem gerekirse bugün bizim iç mevzuatımıza göre iş yaptıran bir dernek sigortalı eleman çalıştırmak zorunda. Cami yaptıranlar da şahıs olabilir, devlet olabilir, dernek olabilir, vakıf olabilir, bunlar da elbette bu konuya dikkat etmeli.
Sayın müftüm bu konu ilçe müftülerinin toplantısında gündeme de gelmişti. İstanbul’daki camilerimiz çocukların yaz kuran kursları için ne gibi hazırlıklar yaptılar?
Bu sene bütün planlamamız tüm camilerimize ve kuran kurslarımıza gelen çocuklarımıza hatta yaş sınır yok her yaştan insan gelebilir, yaz kuran kurslarımıza gelenlere cevap vermek. Biz ona göre hazırlıklarımızı yaptık. İlçelerimize yazılar yazıldı. Hazırlıklar yapılıp seminerler verildi. Kendi personelimiz bu büyük talebe yetmeyebilir bu nedenle takviye alırız. Bunun da bir ölçütü vardır ve herkes alınmaz. Genelde kuran kursu öğreticiliği yapabilecek şartları taşıyan insanları fahri statülendirmeyle görevlendiririz. Onlar vasıtasıyla bu hizmetler yürür. 18 Haziran itibariyle yaz kurslarımız başladı. İnşallah 17 Ağustos’a kadar devam edecek. Üçer haftalık 3 devre olacak. Yani her bir devre 3 hafta sürecek. İsteyen öğrenci bunun tamamına katılabilecek. Bizim arzumuz budur ama aileler tatile çıkıyor, veya tatilden dönüyorlar, bu yüzden 3 haftalık dilimler halinde bundan istifade edecekler. Günde en fazla 3 saat ders olacak. Ders günüyse 5 gün olacak. Bunun dışında çocuklarımıza camiyi ve dini sevdirmek hedef olacak. Bilhassa sosyal faaliyetler önemsenecek. Çocuk cami buluşması bir sevgi buluşması olarak ortaya çıkacak ve camiler çiçek açacak. İnşallah bu yaz camiler çiçek açacak. O çiçekler çocuklarımızdır, yavrularımızdır. 18 Haziran’da İstanbul’daki hemen hemen tüm camilerimizde yerine göre bir törenle yaz kursları başladı. Biz de Güngören’deki Yavuz Selim Camii’ndeki törene katıldık. Yine oradan gelip Beyoğlu’ndaki Kadı Mehmet Camii’nde hazırlanan programa katıldık. Hem geçen sene yaptıklarını anlattılar hem de bu sene yapacaklarını anlatacaklar. Diğer camilerimizde de benzer törenler oldu. İnşallah hayırlı neticeler bekliyoruz. Bu camilere gelen öğrencilerimize diyanet işleri başkanlığı tarafından Elif Ba kitabı ve dinimi öğreniyorum serisi de ücretsiz olarak veriliyor.
Sayın müftüm İstanbul Müftülüğü olarak Ramazan ayında ne tür etkinlikler düzenleyeceksiniz?
Ramazan ayı etkinlikleri düşünce bazında konuşuyoruz. Tam netleştirmedik ama tabi ki Ramazan büyük coşku. Burada vaaz önemli bir yer tutuyor. Anadolu ve Avrupa yakasındaki hemen hemen bütün camilerde mukabele okunuyor. Ancak bir takım camilerimizde okunan mukabelenin o günkü cüzün manasını açıklayıcı konuşmalar ve vaazlar yapılacak. Bu daha önce de olan bir çalışma. Yine daha önceden devam eden Enderun(?) usulü bir teravih var. İftar programlarımız olacak. Bazı camilerimizde de kadınlar için ayrıca mukabelelerimiz olacak.
Her ilçede müftülerin kendilerine ait programları olacak mı?
Tabi ki. İstanbul öyle bir şehir ki 39 tane ilçemiz var ve bu 39 ilçenin de müftüsü var. Bu müftülerimiz hatta camilerimiz kendileri adına ortaya bir şeyler koyuyorlar. Bizim İstanbul Müftülüğü olarak doğrudan kontrolümüzde olan bir cami yok. Bu hizmetleri çeşitli ilçelerimizdeki bilhassa bazı büyük camilerde yapacağız. Ama İstanbul’daki hizmetler elbette bunlarla sınırlı olmayacak. Hatim ve teravihlerin hangi camilerde olduğu da yine bizim sitemizde ilan edilecek. Bunların takibini ilçe müftülüklerimiz yapacak ve biz de takip edeceğiz.
Sayın müftüm demin engellilerle ilgili güzel düşüncelerinizden ve yapmaya çalıştıklarınızdan bahsettiniz. Bu sosyal sorumluluk projesi için size teşekkür ediyoruz. Türkiye’de bir de son zamanlarda ortaya çıkan bir konu var organ nakliyle ilgili. Bu konu hakkında çok spekülasyon oldu. Siz de İstanbul Müftüsü olarak, bu konuda tepe nokta olarak fikirlerinizi almak istiyoruz. Günümüzde organ nakli caiz midir? Bu konuyla ilgili kısa bir yanıt verebilir misiniz?
Dinimiz insan hayatına büyük önem veriyor. İnsanın sağlıklı bir şekilde yaşaması, müşkülatsız yaşaması son derece önemli. Bunun için organ nakli genelde caiz görülmüştür ama bazı şartları da vardır. Mesela organ nakli canlı bir insandan diğer canlı insana yapılıyor. Bir de kadavradan ya da ölmek üzere olan insandan yapılıyor. Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı sitesine bakılırsa daha detaylı bilgi görülecektir. Din İşleri Yüksek Kurulu’nun kararları. Canlıdan canlıya organ nakli yapılıyorsa öncelikle ihtiyaç olmalı yani o organa ihtiyacı olan, onsuz yapamayan bir insan olmalı. Sonra bir canlı organ verecekse bu nakil, veren canlıya zararlı olmamalı. Onun hayatını tehlikeye atmamalı. Birisine hayat verirken kendisini tehlikeye atmamalı. Ayrıca bu tür faaliyetler parayla olmaz. Dolayısıyla araya bir maddi menfaat ilişkisi girmemeli. Diğer taraftan ölüden alınacaksa artık ona zarar vermesi söz konusu değil. Bu şartlara riayet edilirse tabi güzel bir hareket olur. Kısacası bir canlıya hayat verirken öteki canlıdan onu almamalı veya hayatını riske etmemeliyiz. Daha detay bilgileri Diyanet İşleri Başkanlığı sitesinden de bulabilirsiniz.
Sayın müftüm sorularımıza içtenlikle cevap verdiniz öncelikle bunun için çok teşekkür ediyoruz. Dergimizle ilgili temennileriniz ne olabilir?
Sektör etraflı dergiler çıkıyor dediğiniz gibi sektörün etrafında yer alıyor. Sizin ki anladığım kadarıyla cami merkezli bir dergi olacak. Minare yapan usta ya da firma aradığınız zaman her yerde bulamazsınız çünkü minarecilik farklı bir şeydir. Cami içi ses sistemleri farklı bir şeydir. Bunun farkında olmadıkları için camilerimizden çok randıman alamıyoruz. Onun dışında cami inşaatları önemli. Cami halıları önemli çünkü her firma o alanda çalışmıyor. Her halı firması cami halısı üretimi yapmıyor. Daha bunun gibi sayabileceğimiz birçok şey var. Minberdi, mermerdi vs. birçok iş var. Bu firmaların bir arada bulunması doğrusu beni de memnun eder. Yani bir cami için çalışan dernek, şahıs vb. minareyi acaba kime yaptırsam dediği zaman en azından sizin derginizde bunların bir kısmını herhalde bulabilecektir. Sanıyorum o firmalar da adlarını reklam amaçlı vs. koyarken referanslarını da vereceklerdir. O zaman cami yaptırmakta olan, caminin içini restorasyon yaptıran ki restorasyon da çok önemli bir iştir ve cami içini döşeyecek olan şahıslar ile dernekler en azından sektördeki bazı temel firmaları tanıyacaktır. Bu manada derginiz inşallah iyi olur. Bir rekabet ortamının doğmasından da inşallah kalite ve gelişme doğar. Kalite ve gelişme yani bir yerde durmak yerine onun ötesine geçmek ve kaliteyi yakalamak. Derginiz hayırlı olsun.
Çok teşekkürler. Bize ayırdığınız vakit için de teşekkürler, Allah razı olsun. Önemli bilgiler paylaştınız, sektöre önemli bilgiler aktardınız. Biz de bunları sektörle paylaşacağız Allah nasip ederse. Bunlar sizin manevi katkılarınızla olacaktır.
Ben de teşekkür ediyorum. Tekrardan hayırlı olsun.