NE OLDU BİZE ACABA?
“Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz:
Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz!”
diye milletiyle, memleketiyle övünen koca Akif’i daha sonra:
“Müslümanlık nerde, bizden geçmiş insanlık bile…
Âlem aldatmaksa maksat, aldanan yok, nâfile!
Kaç hakikî Müslüman gördümse: Hep makberdedir;
Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir!”
diye hayıflatan, bu kadar tahassüre düşüren nedir acaba?
Misafirsiz sofraya oturmayan bir ecdadın torunları olarak, bugün misafir kabul etmekten korkar hale gelmemize sebep nedir acaba?
“Komşusu açken tok yatmayan” bir kültürün ve inancın mensupları olarak, aynı apartmanda, aynı binada ikamet etmekte olan komşulardan habersiz yaşamanın nedeni nedir acaba?
“İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız” (1) buyuran bir peygamberin ümmeti değil miyiz?
Birbirimize kin, düşmanlık, haset, fesat duyguları beslemenin sebebi nedir acaba?
“Bizi aldatan bizden değildir” (2) diyen son peygamberin ümmetiyiz diye iftihar etmiyor muyuz?
Müşterisini aldatanlar, Müslüman kardeşine doğruluk nûmunesi olmayanlar, eksik ölçüp, eksik tartanlar, kul hakkının vebalini hiç tahmin edebiliyorlar mı acaba?
“Müslümanın müslümana, kanı, ırzı (namusu), malı, canı haramdır” (3) buyuran sevgili peygamberin izinden yürümüyor muyuz?
Küçücük bir menfaatten dolayı, mümin kardeşinin canına kıyanlar, kanını dökenler, ırzına, namusuna göz dikenler efendimizin huzuruna nasıl çıkacaklarını düşünüyorlar mı acaba?
Her yeni günde, geçen günlerden daha fazla çalışma azminde olmamız gerekirken çalışıp çabalama konusunda yeterli performansı gösterebilmek icab etmez mi bizlere?
“İki günü eşit olan zarardadır” (4) Hadis-i şerifinde ifade edilen prensiple hareket etmek gerekmez mi bizlere?
“…Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (5) İlahi hükmüne muhatap olan bizler!
İlimde, irfanda, fende, teknolojide hangi seviyedeyiz acaba?…
Misafir olduğu evde asılı duran Kur’an’ı görünce ona saygısızlık olmasın diye ayağını uzatıp yatmayan, geceyi uyanık geçiren ecdadın torunları olarak, Kur’an’a hürmette, onu anlayıp yaşamada, hayatımızda uygulamada ne haldeyiz acaba?
Tebdil-i kıyafetle esnafı kontrole çıkan Fatih’e karşı: “Diğer ihtiyaçlarınızı komşularımdan temin edebilirsiniz” diye diğergâmlık örnekleri veren bir neslin devamı olan bizler, hodgamlıktan kurtulabiliyor muyuz acaba?
Karıncayı incitmekten çekinen bir geçmişimiz var. Hayvanları korumak için vakıflar kuran ecdadımız var. Yolda kalmışlara, muhtaçlara yardımcı olmak için, hanlar, hamamlar, kervansaraylar yapan bir anlayışın mirasçılarıyız. İncitmemek ve incinmemek için gayretlerimiz ne durumda acaba?
Resûlullah’a olan sevgi ve saygıdan dolayı Ravzanın kandillerini gülyağı ile yakan, gül kokusuyla ravzayı aydınlatan, Nebiler Sultanı rahatsız olmasın diye tren raylarına keçe döşeten peygamber âşıklarının torunları olarak peygamber sevgisinde ne durumdayız acaba?
“Allah katında gerçek din İslâm’dır” (6) ilâhi fermâna göre “Ben Müslümanım!”diyebilen müminler!
İslâm’ı yaşamada, Kur’an’a göre hayatımızı tanzim etme hususunda hangi seviyedeyiz?..
Nereye gidiyoruz? Ne yaptığımızın farkında mıyız?
Hareketlerimizin ahlâki ölçülere uyup uymadığını test edebiliyor muyuz? Dînî ve millî duygu ve düşüncelerimiz ne âlemde acaba?
Allah’ın emirleri ve yasaklarını ifa etmede ne durumdayız?
Resûlullah’ı sevmede, ona tabi olmada, onun sünnetini uygulamada ne haldeyiz?
Canını, malını Nebiler Nebisi uğrunda feda etmeye hazır olan ve bunun da canlı örneklerini veren Ashâb-ı Kiram’ın örnek hayatını tatbik etmede neredeyiz?
Milletimize, memleketimize karşı olan görevleri îfâ etmedeki başarımız hangi orandadır acaba?
Evet sorular… Sorular… Sorular…
Sorulmalı bunlar her birimize…
Cevaplandırmalı bu sorular hepimizce…
İnsan kendini test etmeli…
Hesaba çekilmeden kendini hesaba çekmeli…
Müslüman, sorgulamalı tüm davranışlarını…
Mümin, inancını yansıtmalı yaşantısına…
Müslüman, dînî ve millî duyguları öne çıkarmalı…
Hayatı İslâm’la zenginleştirmeli…
Düşünceleri imanla güzelleştirmeli…
Nereye gittiğinin farkında olmalı…
Ne yaptığının bilincini kaybetmemeli…
Herkes kendisine şu soruları sormalı ve cevabını da vermeli!..
Ne haldeyiz?
Ne oldu bize acaba?…