irtibat: 0216 311 58 27 - 0541 789 65 95


  • Osmanlı ve selçuklu motiflerini ibadethanelerimize nakşetmeye gayret ediyoruz!

    Ahşap sektörünün liderlerinden ASD Ahşap sektöre yönelik son derece önemli bilgileri okuyucularımız için paylaşıyor. Anlatılan bilgilere dikkat edilirse daha iyi çalışmaların yapılacağı aşikardır.

    Ahmet bey. sizi ve ASD Ahşap'ı tanıyabilir miyiz?

    1988'de kurulduk ve 2004 yılında ASD ismiyle tescilledik. İkinci 10 yılımızda tescilimizi yapmış durumdayız. Ahşap üretimiyle meşgulüz. Ahşabın değişik branşlarında her türlü üretimi gerçekleştirdik. Son 20 yılda da ağırlıklı olarak cami sektöründe kullanılan Osmanlı ve Selçuklu motiflerini ibadethanelerimize nakşetmeye gayret ediyoruz.

    Osmanlı ve Selçuklu motiflerinin arasındaki fark nedir?

    Selçuklu dönemindeki camilere baktığımızda ön safa öncelik verilmiş dikdörtgen şeklindedir ve loştur. Direkli ve kemerli yapılardır. Oysa Osmanlı dönemindeki yapılar kareye yakın, yüksek ve kubbeli yapılardır ayrıca aydınlıktır. İki dönem arasındaki farklılıklar buradan başlar.

    ASD Ahşap olarak camilerimizdeki ahşap ürünlerinin hangilerini yapıyorsunuz?

    Mihrap, minber, kürsü, taç kapı, müezzin mahfili, mahfel korkuluğu, merdiven ve ahşapla ilgili hat sanatından, kuşak yazılarına kadar hepsini gerçekleştiriyoruz.

    Cami sektöründe ustalık nasıl olmalıdır?

    Cami sektörü özellikle ibadethaneleri ön plana aldığı için oldukça profesyonel olmalıdır. Orantıları bilmeli ve altın oran kavramına dikkat edilmelidir. Geometrilerdeki hassas geçişler çözülmelidir. İslam sanatı daireseldir ve sonsuzluğa gider, hiçbir yerde bitim yoktur. Bunlarla ilgili bilgi beceri ve dolayısıyla tecrübesi olmalıdır. Yapılamadığı zaman bilen birinin gelip bu aksaklıkları gidermesi gerekir. Cami sektöründe dernek yetkilileri, iş yaptıran abiler, ustalar yetersizdir. Yetersizlerin bir araya gelmesiyle de ortaya olumsuz işler çıkmaktadır. Bugün Avrupa'ya gidip diğer dinlerin ibadethanelerini görün. Oralar son derece düzgün ve tertibatlıdır. Dolayısıyla biz cami sektöründeki ustasından çırağına, mimarından dernek yetkilisine kadar herkesin belli bir derecede bilinçli olması gerektiğini düşünüyoruz. Bir kişi ne yaptırdığını, diğer kişi de ne yaptığını bilmelidir. Bunlar bir araya geldiği zaman zaten ortaya güzel işler çıkacaktır.

    Sizce her cami ayrı ayrı projelendirilmeli midir?

    Evet projelendirilmelidir çünkü cami mimarisi ve projelendirilmesi aynı yerde olmadığı, halkın yaşadığı mevkilerde olduğu için oradaki mimariye göre başlamalıdır. Karadeniz'deki coğrafi yapının mimarisiyle Anadolu'daki coğrafi yapının mimarisi bir olmamalıdır. Zaten tarihi eserleri incelediğinizde de bunu görürsünüz. Geçmişteki büyüklerimiz mevcut bölgenin ekolojik yapısına göre malzeme kullanmıştır. Anadolu'da ahşabı kullanırken Marmara'da mermer kullanmıştır. Güneydoğu'da oraya has taşı kullanmış verebilecek örneklerdir. Her bölgenin mimari dokusu farklıdır. Cami o dokuya uygun olmalı ki sırıtmasın.

    İbadethane sıradan bir yapı halinde mi yoksa aslına uygun ve kainatın sırları içine nakşedilmiş şekilde mi inşa edilmelidir. Siz hangisini tercih edersiniz? Bu tercihi de sizlere bırakıyorum.

    Firmanızın çalışanları hakkında bilgi alabilir miyiz? Ekibiniz alanında tecrübeli midir yoksa her marangoz bu işi yapabilir mi?

    Çok hassas olan ahşap işini marangoz bilgi ve becerisini artırarak yapabilir. Açılar, geçmeler ve o geometri hakkında bilgisi olmalıdır. Ağaçtaki nem oranından bölgedeki nem oranına, mevsimler arasındaki geçişlere kadar hesaplanmak zorundadır. İşi yapan usta bu hesapları yapmadığı takdirde yılların eskitemediği ağaçlar, yapılar temelden yanlış yapılmakta ve ömrü de çabuk dolmaktadır. Firmamızdaki personele gelirsek hepsi en az 5 yıllık çalışanımızdır. Ülkemiz adına büyük projelere imza atmamız da bunun bir getirisidir. Örneğin bir projeyi ekibe verdiğimiz zaman toplantı yapıp proje üzerinde düşünürler çünkü bizde hiçbir proje birbirinin aynısı değildir. Onlar düşünür, nasıl bir yol izlemeliyim diye fizibilitesini yapar ve besmele çekerek işe başlar.

    Gelecekle ilgili sektörel hedefleriniz nelerdir?

    Gelecekle ilgili sektörel hedeflerimiz çok büyük ama yoğun talebin altında biz de bir yerden sonra eziliyoruz desek doğru olur. Neden derseniz iş bizi arkamızdan yakalıyor. Çünkü piyasadaki yeterli firma sayısının az oluşu, son 10 yıldır da ülkemizde idarecilerin cami sektörüyle ilgili imalatın önünü açmaları sonrasında müthiş bir talep patlaması yaşandı. Bundan dolayı da işlerimizi yetiştiremiyoruz. Elimizde çok güzel projeler var ama dediğim gibi minik bir kısmına hitap edebiliyoruz. Gönül ister ki diğer şehirlerdeki ustalarla hemfikir olalım ve aynı hedefte ilerleyelim ama günümüzde bu çok görünüyor.

    Ahmet Bey cami sektöründe ürün alımında size göre ne tür yanlışlar yapılıyor?

    İşte yanlışlar burada başlıyor. Bir konut, bir iş yeri yapar gibi malzemeler tercih ediliyor. Halbuki ibadethanenin ömrü dünyanın ömrüyle bir olmalıdır. Bu da kıyamete kadar gitmelidir anlamına gelmektedir. Dünyada bunun örnekleri, yüzlerce yıllık eserler var. Uyduruk bir şekilde değil gerekli özen gösterilerek yapılmıştır. Bu da malzemeyle, projeyle, maddeyle ve ustalıkla başlamaktadır. Sonuçta böyle yapılan bir eser yıllara meydan okur.

    Bugün yapılan bir yanlış 100 yıl sonra da yanlıştır. Maalesef malzeme alımında gerekli hassasiyet gösterilmiyor. Ahşabından mermerine, betonuna kadar aklınıza gelen her malzemelerde bu hatalar yapılıyor. Ufak bir fiyat farkından dolayı toplumumuz bilinçsiz şekilde kaliteli malzemeden kaçıyor ve doğruyu bulmakta zorlanıyor. Dolayısıyla yanlış malzeme ve işçilikle yola çıktığından ortaya hoş olmayan eserler çıkmaktadır.

    Bu yanlışların yapılmaması için cami sektörüne önerileriniz nelerdir?

    Toplum olarak her konuda bilinçlenmek zorundayız. Bir mimardan, mühendisinden tutun da en alt kesimde hizmet veren inşaat işçisine kadar bilinçlenmek zorundayız. Yeterli bilgi ve beceride olmak zorundayız. Neden derseniz yaptırılan işler, yaptığımız işler şahsımızla alakalı değil toplumla alakalıdır. Bizler gidiyoruz ama bu eserler kalıyor. Bu nedenle eserlerin ehemmiyeti ortaya çıkıyor. Her birey hangi meslekteyse yaptığı işi buna göre son derece itinalı, özenli ve bilerek, özellikle dikkat çekiyorum bilerek yapmak zorundayız. Maalesef sektördeki meslektaşlarımız yahut uzaktan yakından sektörle bağlantısı olmayan kişiler dahil son zamanlarda sektörde yaşanan patlama yüzünden sektöre girdiği için böyle sorunlar yaşanıyor.

    Cami dernekleri veya hayırseverler ürün alırken nelere dikkat etmeliler?

    Sıkıntıların bir bölümü de buradadır. Sağ olsun cami derneklerimiz, abilerimiz, büyüklerimiz beli bir bütçe ayırıyor. Bir eser ortaya koymak için fedakarlık yapıyor. Dediğimiz gibi bilgi yeterli olmayınca, araştırma yetersiz olunca sıkıntı doğuyor. Örneğin A firmasına iş verilecek. O firmanın referansı ne, yaptığı işler ne bu konuda hiçbir bilgi olmadan fiyatlara bakarak o firmaya iş veriliyor. Bir keresinde İstanbul'da bir yere çağrıldık, camiye teklif vereceğiz. O sırada diğer bir firma da geldi ve kapıda karşılaştık. Firmayla aynı anda girmedik ve onun binadan çıkmasını bekleyip öyle girdim. Yetkili arkadaşlara ilk söylediğim şey "ben sizin işinizi yapamam" oldu. Neden diye sorduklarında çağırdığınız diğer ekip benim sitemdeki resimleri indirmiş ve size teklif vermiş. Buyurun bu da benim kataloğum, karşılaştırın dedim. Aynı resimleri benim kataloğumda da görünce şaşırdılar. İşte bunlara hiç dikkat edilmiyor. Yeteri kadar bilgileri olmaması normal karşılanabilir ama araştırma yapmalılar. Sadece fiyatına baktıkları için bu da hiç istenmeyen şeyler doğuruyor. Milli servetimiz boşa gittiği gibi ibadethanelerimizde de olumsuz durumlara yol açıyor. Sonuçta ibadethane sıradan bir yapı halinde mi inşa edilmeli yoksa aslına uygun ve kainatın sırları içine nakşedilmiş şekilde mi inşa edilmelidir. Siz hangisini tercih edersiniz? Bu tercihi de sizlere bırakıyorum.

    Yaptırılan işler, yaptığımız işler şahsımızla alakalı değil toplumla alakalıdır.

    Bizler gidiyoruz ama bu eserler kalıyor.

    Fiyat, kalite ve kullanılabilirlik gibi müşteri odaklı beklentilere ASD Ahşap olarak cevabınız ne olur?

    Bu konuda cevabımız sınırlı çünkü bizim de bir kapasitemiz var. Sonuçta biz de bir beden ve ruh taşıyoruz ve bu kapasitemizi aşamıyoruz. Bu nedenle toplum potansiyeli içerisinde hitap ettiğimiz alan sınırlı kalıyor. Bu doğaldır ama bu konuda da sıkıntı büyük. İmalatta uzun süreden ziyade firmaların doğru üretim yapmamasından kaynaklanıyor. Bizim işimiz emektir, uzun sürelidir. Çünkü minik parçalarla uğraşıyoruz. Tırnak kadar bir parçanın üzerine bir de sedef geçiriyoruz. Bu da el nuru, göz nuruyla oluşuyor. Dolayısıyla bu da zaman alıyor. Her ne kadar makineleşmeyi tamamlasak da makinelerle bir yere kadar işlem yapıyoruz, ondan sonra rötuşları elde yapıyoruz. Fiyat odaklı olduğu zaman ve işin içine bütçe maliyeti de girince düşük fiyatlı ürünlere yönelim oluyor ve sonra da bahsettiğimiz durumlar yaşanması kaçınılmaz oluyor.

    Hem cami derneklerini, hocaları ve hayırseverleri hem de üreticileri düşünecek olursak Türkiye''de ahşaba bakış açısı nasıldır?

    Türkiye''de ahşaba bakış açısı değişti. Özellikle bize gelen geri dönüşler oldu. Birçok imam ve hocamız üstlerindeki özel kıyafetlerden dolayı terliyor ve mermer çok soğuk olduğu için romatizma gibi sorunlar başlıyor. Ahşap bu yönden daha avantajlıdır. İbadethaneler yıllara meydan okuduğu için ahşabın mermer ve betona göre deformasyonu daha az oluyor.

    İhracat çalışmalarınız ne durumdadır? Global pazarda oyuncu olmanın zorlukları nelerdir sizce.

    Global pazarda oyuncu olmak çok zordur. Ödeme noktasında çok fazla sıkıntı içerisindeyiz. Her ne kadar firmamız bu noktada belirli bir sermayeyle çalışsa bile etkileniyoruz. Müşteriler tabiri caizse yaptırdığı işin %100'ünü bize yıkmak istiyor. Biz bu işe devletin ormanından ihaleyle hem de en yüksek fiyattan alınan ürünlerle başlıyoruz. En yüksek maliyetle ve işçilikle bir araya geliyor ama bunun üzerine tahsilatta sıkıntı yaşadığımızda global pazarda oyuncu olmayı bırakın çırak dahi olamama durumuyla karşı karşıyayız. Beğendirme usülü iş yapıyoruz yani belli bir sanayi malı üretmiyoruz. Ambalajın içinde ürün göndermiyoruz. Sonuçta özel işle uğraştığımız için karşı tarafın her an bir bahaneye sarılması kaçınılmaz oluyor. 

    Günümüz dünyasında her sektörün fuara ihtiyacı vardır.

    Global dünya da fuarların önemi çok büyük. Aylarca uğraşıp da yapamadığımızı bir haftada yapmamıza vesile oluyor.

    2016 yılındaki cami yapı ekipmanları fuarından beklentiniz ve fuarla ilgili önerileriniz nelerdir?

    Bu fuar Türkiye''de yeni başladı ve yeni bir çığır açma noktasında hızla ilerliyor. Gönül ister ki bu fuarlar insanlarımızın, sanatkarlarımızın ufkunu genişletsin. Arz talepte iki noktayı birleştirmeye yardımcı olsun ama maalesef insanımızda hala fuarda bir şey yoktur gibi kalıplaşmış fikirler devam ediyor. Burada bir fuar düzenlenmiş gidip bakalım. Ne tür teknolojiler, yenilikler var. Farklılıklar nedir diye merak duyulmuyor ve bu belli bir zümrenin elinde kalıyor. Dolayısıyla bu fuar vesile olur ve kardeşlerimin başarısını da Allah'tan niyaz ederim. Emek veriyorlar, gayret ediyorlar. Zor bir süreç çünkü hiçbir işin kolay bir yönü yoktur. Mutlaka bir emek verilecek ki sonucunu görebilesiniz.

    Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ve yetkililerin fuarla ilgili destekleri sizce nasıl olmalıdır?

    Evvela fuardan önce olmalıdır. Maddi, manevi desteklerini bilemiyorum. Prosedürler ve kanunlar gereği ama en azından müftülerin Diyanet İşleri Başkanlığı kanalıyla bu işlere öncü olması gerekir. Vatandaşa doğruyu anlatmaları, sanatkarın da doğru işi yapmasında yine öncü olmaları önemlidir. Özellikle de cami fuarı açılışında sadece Diyanet İşleri Başkanlığı'nın değil bakanlık düzeyinde devlet büyüklerimizin de buraya teşrif etmelerini gönül arzu eder ki işin ciddiyeti daha geniş boyutlu olsun. Büyüklerimiz sağ olsun bir camiyi yahut bir ibadethaneyi gelip açıyorlar ama bu fuara da o yetkililerden bazılarının gelmesi gerekiyor. O insanların verdiği çabaya ve emeğe bir katkıda bulunsunlar. Teşrif etmelerinde katkı vardır diye düşünüyorum.

    Sizce cami sektörünün böyle bir fuara ihtiyacı var mıydı ve cami ürünlerinin tek çatı altında bulunmasının derneklere ne gibi bir faydası olur?

    Fuarların öncü olması ise güzel bir şey. Kimse bu fuarın eksiklerini söyleyemez. Benim nispetimde eksisi yok artısı vardır. Ben de ulaşabildiğim tüm fuarları ziyaret etmeye çalışırım. Firmaların ve ustaların neler yaptığını yerinde görüyorum. Yenilikler neler, hangi malzemeler çıkmış yahut ömrünü tamamlamış, bunlar çok faydalı bilgilerdir.

Yorum Yaz



Yorumlar (0)

Yorum Yok
E-DERGİ
ABDURRAHMANGAZİ MAH. OSMANGAZİ CAD. NO: 123/127 KAT: 1 DAİRE: 19 SANCAKTEPE/İSTANBUL Tel : 0216 311 58 27 Gsm : 0216 311 58 27 www.camidergisi.com