Cami ve İbadet
Sadece dini veya mimari eğitim almak ya da cami cemaatinden olmak insana cami konusunda tamamı ile yeterince doğru fikir beyan edebilme kapasitesini kazandırmaz. Bu üçü de gerekli olduğu gibi artı insan yapısı maneviyat, ibadet, kulluk vasıfları mimari sanat, tarih, form, fonksiyon, kullanışlılık, teknoloji topografya, ,iklim, şehircilik, ulaşım, otopark, sirkülasyon, estetik, nispet, vezin, ritim, renk, zevk, statik, betonarme, mekanik, elektrik, aydınlatma, ışık, hat, tezyinat, ses, musiki, akustik, hava, ısı, nem, su, çevre, bahçe tanzimi, sistem, sağlamlık, dayanıklılık, emniyet, alarm, koruma, bakım kolaylığı, estetik, hijyen vb. neticede camii (programı, projesi, uygulanılışı, metodu, unsurları, malzemeleri, detayları, işleyişi ve bütünü) konularında yeterli ölçüde bilgili ve deneyimli olmak gerekir. Emanet ehline tevdi edilmişse yetkili kişi ve mercilerle (dernek, belediye, idari kurumlar, müftü, dini, mali ve teknik heyet vb.) gerekli bilgi alışverişinde bulunularak şartlara uygun kararlar verilip sözleşmeler yapılmışsa proje ve uygulamaya dışarıdan bilmediklerini de bilmeyenlerin karışma hastalığının artık bulaşmaması gerekir.
Cami Mimarları
Mimara gereksiz baskı asla yapılmamalıdır. Bu işin zorlaşmasına sebep olur. Ameliyat masasındaki hasta yakınlarının doktora müdahale ederek nereden nasıl kesmesi gerektiği talimine benzer. Vah vah vah hastanın var haline. Onlar o işi biliyorsa doktorun orada hastanın hastanede ne işi var?
İşgüzarlık yapmadan ilim dostu, hizmet taliplisi ve ehli olunmalıdır. Bu tarzdaki bilmeyen yanlışlıklara gönül kırmadan güzellikle izah edilmelidir. Özellikle bunlar: minberi ben yapayım, minareyi ben yaptırayım diyerek mimari bütünlüğe uymayan kopuk işler yapan, bir para ve malzeme yardımında bulunduğu için kendini her şeye karışma yeterliliğine mecburiyetinde hatta yetkisinde gören iyi niyetli ancak istisnalar hariç genelde hatalı hareket eden pragmatik kişilerdir.
Nedense diyanet tababet, siyaset konusunda insanoğlu bilmese de yaşamasa da konuşma arzulusudur! Tabi ki herkes her şeyi bilme durumunda olamaz.
Cahil ve ısrarcı hatip olmamak kaydı ile bazılarının bilimsel, birimsel, bölümsel doğruları, fikirleri, tavsiyeleri, tecrübeleri olabilir uygunsa elbette yetkililer tarafından değerlendirilecektir. Finansör şımarıklığı yerini alçak gönüllülüğe ve haddini bilme, terk etmedikçe bu sorun hep olacaktır. Aşılması dileğiyle insan bazen hatalı olabileceği için her sözünün arkasında durmayabilir ancak verdiği sözün arkasında kesinlikle durmalıdır.
Çünkü insan özüyle ve sözüyle değerlenir. Hayırseverlik yüce bir meziyettir ve uygulaması Allah (c.c.) rızası içindir. Desinler, diye yapılan hayırdan hayır gelmez. Bu yanlışlardan arınmak doğrularla donanmak, politiklikten uzak olmak, özveri ve azim ile çalışmak şartı ile güzel vatanımıza kıymetli eserler kazandırabiliriz. Öğretmeyi öğrenmeyen öğrenmeyi öğretemez. Sanatkar mimar noktadan hareketle çizgi, yüzey, hacim ve bunların ilişkilerini içe ve dışa dönük optimum şekilde tasarlayıp anlatabilen estetik ve statiği ile görünüme ve kullanıma sunan ve de güvenli bir şekilde uygulayandır.
Önyargılı, kibirli, bencil değildir. Mütevazı olduğundan başka samimi makul fikirlere de açık olur. Med cezir fikirli değil kararlıdır, irdeler, tartışır, gelişir ve geliştirir. Çünkü derinine ve inceliklerine dalmadan sadece Neufert'e bakılarak bir spor komplesinin çizilemeyeceğini bilir. Eleştiride deneyim, sağduyu ve objektiflik gerekir. Meslektaş kıskançlığı zayıflıktır. Yapıcı ve doğru eleştiri her zaman gelişime katkı sağlar.
Özellikle Allah’ın evi olan cami dizaynında huzur ve huşu duygularını ön planda tutarak eski ile nostaljik bağlantılar kuran yeni şekil ve malzemeler kullanarak tekno lojiden faydalanıp ona statik, estetik, fonksiyonel özellikler katabilen ve aralarını en ideal şekilde irtibatlandıran mübalağasız israfsız çözümler aranmalıdır. Ne kadar optimistte olsak postmodern, ütopik düşünceler cami tasarımına terstir. Çünkü bunlar ma’mur eder. Gerçek güzel: bütün duygularla algılanandır. Müellifin tasarlayıp çizdiği projenin uygulanmasında kontrollükte bulunmasının; işin sıhhati yönünden büyük faydası vardır. Çünkü her şey kâğıt üzerinde gösterilmemiş olabilir. Cami unsurları ve hayaldeki birçok detay tatbikat esnasında yerini bulur.
Yapıtların Geçmişi ve Bugününde Yanlış Uygulanan Durumlar
Unutulmamalı ki eksileri, artıları ile her yapıtta güne ve atiye ders veren farklı boyutta güçlü bir öğretmendir. Her öğrenci kapasitesine göre alır. Uygulanan cami: aslına uygun muhafaza edilmeli ileride yine bu inceliklere vakıf olmayanların yalan yanlış ilave ve çıkartmalar yapmalarına mani olmak için bir vakıfname yazılmalıdır. (Hanımlar mahfeline çamaşır teri gerip çarşaf atmak, revakları çirkin doğramalarla kapatmak, gereksiz yere rengarenk lambalar takmak, önüne gelen yere çiviler çakıp ilan vs. asmak gibi).
Burada cami görevlilerinin ve ilgililerinin mesuliyeti büyüktür. Emanetin kullanımı ve devredilmesi çok hassastır. Takriben aynı konular etrafında dönüp dolaşmamız bundandır. Bilmeyenlerle bir olmayan bilenlerden olmak her zaman gönülden arzumuzdur.
Camiler:
1. Sadece ibadet camileri
2. Ziyaret camileri
3. Cuma ve bayram camileri
4. Protokol ve prestij camileri
5. Cenaze namazı camileri gibi verdiği hizmete göre adlandırılır.
Bugün ülkemizde yeni güzel cami az olduğu söylenirken güzellik çirkinlik kavramı kime, neye, hangi kriterlere göre belirlenir?
Bazen proje iyi, uygulama kötü olabilir ama görünen o ki yüksek oran, ikisi de iyi değil. Koskoca 80 milyonluk Türkiye'de bu işe gönül veren bu kadarcık mı mimar var? Belki sıksak 100 kişi daha çıkar. Tabi ki bu da çok çok az. Cumhuriyetten önce 12,500. bugün 83,000 camiye ulaştığımız söyleniyor. Yaklaşık 950 kişiye bir cami düşüyor. Her sene 500 ilave geliyor.
Peki, bu beğenmediğimiz 10.000’lerce camiyi kimler yapıyor. Tecrübesiz meslektaşlar mı veya kalfalar mı?
‘Cami konusu ihtisas isteyen çok özel bir konudur.‘
Onu çizen, yapımına izin veren, maliyetini üstlenen onu güzel kabul ediyor ki uyguluyor! Kişi kendi fikrini, fiilini en güzel sanabilir. Ancak herkesi, her kesimi memnun edecek güzeli yakalamak kolay olmaz. "Mükemmel' hedefi ile işe başlayarak ona mümkün olduğunca yaklaşmak gerekir. Bir bina şu anda hatalı ise 50 sene sonra da, 500 sene sonra da hatalıdır. Güzellik de öyledir. Ecdadımızın eserleri 500 sene önce de güzeldi, şimdi de güzel. Parası ödenen projenin değeri daha çok bilinir. Ama mimar tutar imkânı vardır, aldığının iki mislini camiye bağışlar. Unutmayalım 'Marifet, iltifata tabidir.
Genelde halkımızın ufacık verebildiği bağışlarla yapılan camiler olması gerekenin birkaç misline mal oluyor. Bir yerden Kıstık sanırken bir yerlere olukla para akıtılıyor. Camiler kartondan yapılmıyor.
Milli servet heba oluyor, göz zevkine hitap edemeyen bu karmaşık fikirli yapılar maalesef ileriye de hatıra kalıyor. Cami tipolojisinde prototip(siz)lerden artık gına geldi. "Yetti gari!” Tomurcuklarının filizlenip yeşermesini ve meyvelerini yemeyi özlemle bekliyoruz. İlla bir şey taklit edilecekse o şeyin çok iyi etüt edilmesi gerekir.
Hele bu bir de klasik mimarimiz ise kaç kişi bunun altından kalkabilir. Burada en fazla iki elin parmaklarına görev düşer cevap için. Bir sur tamirini bile doğru dürüst yapamazken klasik cami beklentisi bu durumda hayal olur. Tabi ki her zaman olduğu gibi istisnalar hariçtir.
Yüksek Mimar Sn. Sami KİRAZOĞLU’na çok değerli yorumları ve çalışmaları için Cami Dergisi olarak teşekkür ederiz.